Ağcaşar Köyünün Tarihi
Ağcaşar, K.Maraş ilinin Nurhak ilçesine bağlı bir köydür. Köy 98 haneden oluşmaktadır.
Coğrafya:Kahramanmaraş iline 197 km, Nurhak ilçesine 27 km uzaklıktadır. Köy, Nurhak merkezinin kuzeyindeyer almaktadır. Köyün doğu ve güneyinde Nurhak Dağları, Batısında Barış beldesinin Zillihan Mahallesi, kuzeyindeise Barış Beldesi yer almaktadır
İklim
Köyün iklimi, Akdeniz iklimi etki alanı içerisindedir.
Nüfus
Yıllara göre köy nüfus verileri
2007 —
2000 341
1997 321
Ekonomi
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.
Muhtarlık
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık
seçimleri de yapılmaktadır.
Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2009 – Mehmet Şahin
Altyapı bilgileri
Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu
şebekesi vardır, kanalizasyon şebekesi vardır. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır.
Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik
ve sabit telefon vardır.
Kantarma Dedelerinin elinde bulunan: h. 1199/m. 1784 veya 1785 tarihli hüccet Belgesinde Ağcaşar Köyü ismi geçmektedir:
Elbistan kazasına tabii Sinemilli( aşiretinden Ali oğlu Bektaş Dede ile gene bu aşiretin köylerinden olan Sovucak’tan (günümüzde Elbistan‘a bağlı Soğucak) Abbas oğlu Mehmet arasındaki ihtilafın araya arabulucuların girmesiyle, her iki tarafın da üzerinde anlaştığı bir şekilde çözüleceğine dair Elbistan kadısı naibi huzurunda düzenlenmiş hüccet. Ali oğlu Bektaş Dede, eskiden beri kendi mülkleri olan Gücük mezrasına zorla 20-30 ev yaptırmış olmasından dolayı Abbas oğlu Mehmet’den şikayetçi olur ve bu evlerin yıktırılması talebinde bulunur. Daha sonra, Ağçaşar’dan (günümüzde halen Elbistan‘a bağlı köy) gelen yedi ailenin evlerinin bir sonraki yıl yıkılmasına karar verilerek iki taraf arasında anlaşma sağlanır. Bu hüccet varılan bu anlaşmanın bir vesikası olarak, davacı tarafın talebi üzerine düzenlenmiştir.
Ağcaşar Köyü’nün Yeri ve Tarihi Hakkında Notlar
Ali Kaya’nın Yazısı:
Ağcaşar Köyü K.Maraş’ın Nurhak İlçesine bağlı, ilçenin kuzeyindedir.İlçeye 27 km uzaklıktadır. Elbistan ilçesinin güneyinde, Elbistan‘ada 30 km mesafededir. K.Maraş il merkezine 200 km mesafede olup, konumu ve yeri Nurhak Dağı’nın zirvesine ise 20 km uzaklktadır. Köyün yerleşim yerinin rakım olarak irtifası yaklaşık 1350 metre civarındadır. Ağcaşar bugunki yerleşim yeri iki yerleşim yerinden ibarettir. Asıl yerleşim yeri Ağcaşar’dır, mezrası ise Küllü’dür.Köyün yerleşim yeri, şekli ve konumu;10 km uzunluğunda 1.500-2000 metre eninde Nurhak Dağı’nın eteğinde küçük bir vadi içinddir. Vadi içinde 12.500 kıraç, tarıma elverişli arazisi mevcuttur.
Köyün yaklaşık 70 bin hektar mera alanı bulunmaktadır. İklimi Orta Anadolu karasal iklimidir. mera ve dağlar ormansızdır. küçük oysu bitki örtüsü oldukça zengindir. Kimi söylentilere göre bu dağlardaki küçük otsu bitkiler şifalı olup, bir çok hastalığa iyi geldiğidir. Dağlar çoğunlukla kayalık olup , zemin kireç taşı,alçı taşı ve su tutmayam taş olduğundan bol su kaynakları yoktur. Nurhak Dağı’nın eteğinde olduğundan bol oksijenli havası vardır.
köyün batısında geçmişte çok önemli olan İpek Yolu’nun bir kolunun güzergahı vardır. Bu yol güneyde Şam-Halep ‘den kuzeye doğru Orta Anadolu ve Orta Karadeniz limanlarına kadar gider. Bu yoldan dolayı burası bir geçiş noktasıdır. (Ayrıca bugünkü Derbent Dere’si olarak bilinen mekii , tarihi kayıtlarda Ağca Derbent adıyla belirtilmiştir. Bu tarihi ifade buranın önemli bir geçiş noktası olduğunu kanıtlamaktadır.) Ayrıca bugünkü Zillihan Köyü’nün güney cephasindeki Kalfa mevkiinde 1276 yılında Moğol ordularıyla Memlük ordularıının savaştığı yerdir. Selöuklu kayıtlarında da şöyle bir tarif mevcuttur; Moğol ordularının Memlük ordularına yenildikleri yer Albistan Kalfa çayırı’dır. Bahsedilen yer bugünkü Nurhak‘ın Zillihan Köyü’nün sınırlarında olan Kalfa çayırında olmuştur. O günkü savaş şartlarına bakıldığında Kalfa çayırı Zillihan Köyü sınırları içindedir. Kalfa Mevkii’nde aynı yol üzerinde ünlü Zillihan harabeleri vardır. Zilliha, tarihi çok eski bir handır. Dulkadiroğlu Beyliği zamanında Alaaddin-devle Bey Zillihan ve Ağca Derbent Geçiti’ne özel alaka beslemiştir. Daha sonra osmalı İmparatorluğu aynı hassasiyetini korumuştur.
Bir dönem söz konusu yerin idaresini ve güvenliğini Sipahi askerleri yapmıştır. Keza söz konusu yerde 2004 yılında ; Dostum,arkadaşım Araştırmacı-Yazar Adnan GÜLLÜ, TV Program Yapımcısı İsmet NARİN ve Ben Ali KAYA mevcut tarihi bulgular ışığında Zillihan Kalfa Çayırı ve Ağca Derbent’le ilgili bir TV çekimi yaptık. Söz konusu program 1 yıl boyunca haftada bir kez Elbistan yerel Best TV’de yayınlandı.Çekim yaparken bu yerin özellikle Hilafet(İslam) Orduları,Selçuklular,Beylikler ve Osmanlı’da önemli bir geçit noktası olduğunu, Moğol ve Memlük ordularının 1276 yılında burada savaştıklarını; Keza Kanuni Devri Osmanlı 1563 yılı tahrir kayıtlarında; Cilt 2 sayfa 511’de Zillihan’dan Elbistan Kızılcıoba’ya bağlı Alaaddevle Bey acına bir vakıf ve okula yardım için alınan vergi kayıt bilgileri var. Yani buranın önemli bir geçit ve konaklayan yolcuların ihtiyaçlarının temin edildiği bir yer olduğunu vurgulamaya çalıştık. (Zillihan ile ilgili önemli belge niteliği taşıyan kanıtlar benim gördüğüm,tanık olduğum kanıtlar var.
Bu kanıt ve bilgiler Ali Küçük ile Av. Şurebbil Ketizmen’e ait bir mülkiyet içerisindedir. Bu kanıtlar tahminen 18. yy başlarında yer değiştirilmiştir.Birinci kanıt Hanın Ören yerinden 600 kg tahıl olan bir adet kütür. Bu küp günümüze kadar Ağcaşar Köyü’nde Ali Küçük’ün evindeydi. ikinci kanıt ise; Hanın yapı taşlarında, çeşme,hamam,taşlar,oluklar ve taş kurnalarının bir kısmı bugün Elbistan‘ın Ketizmen Köyü’nde Av. Şurabbil Ketizmen’in evinin bahçesindedir.) keza yöre yaşlılarıyla yaptığımız sözlü sohbetlerde Han’ın 1900 yıllarına kadar duvarlarının sağlam olduğunu söylerler. Son zamanlarda Han’ın düzgün, nakışlı, işaretli, resimli ve köşe taşları halk tarafından tahrip edilmiştir.
Köydeki tarihi ve arkeoljik bulgulara gelince; Köyün yukarı üst kısmındaki tepede yığma bir höyük vardır. Bu höyük köye bakan tarafta rüzgar alan yöndedir. Burada yel değirmeni yeri ve değirmen taşları vardır. Höyüğün arka cephesindeki alt kısmında bol miktarda topraktan pişirilmiş çömlek parçaları çıkmaktadır.Büyük olasılıkla bu bölge yerleşim yeri halkının çömlek imalatı yaptığı alandır. Höyük çevresinde zaman zaman özellikle Roma Dönemi’ne ait bakır para ve gümüş para bulunmaktadır. Höyüğün arka kısmında kısmen killi yığma toprak ve kısmende yanmış küllü malzemeler bulunmaktadır. Höyükte dolgu için kullanılan malzemeler ise şçyledir; Yanmış kül tabakası,dolgu moloz taş,dolgu tabii kül toprak , kıs ile örtülmüş taş duvar izleri ve kanıtları görülmektedir.
Köyün Ören yerlerindeki eski yapılara bakalım. Tarla ve bahçe çalışması sırasında kimi yerlerde yaklaşık 50-100 cm arasındaki derinlikten sonra yeraltından yapı temelleri çıkmaktadır. Bu yapı temelleri çok sağlam ve büyük yontma taşlarla yapılmaktadır. Temellerdeki taş duvar örme şekli çok sağlam ve teknik biçimde örülmüştür. Keza aşağı köyde bugün varolan okulun yeri ve etrafı eski yerleşim yeridir. Okulun yan tarafında bugün mülkiyeti köy sakinlerinden Hüseyin ÇELİK’e ait olan evin temel kazısı sırasında temel yerinde düzgün bir işçilikle döşenmiş ve dizilmiş mozaikli bir alan çıkmıştır. Temel yerinde çıkan bu mozaik motiflerinin diziliş şekli ve renklerinden çok eski olduğu görülmektedir. Keza köy sakinlerinden Hasan GÜNEY’in günümüzde oturduğu evin duvarının içindeki bir taşta Roma Latin harfleri ile yazılmış bir taş kitabe vardır. Keza bazı taşlarda çizgili işaretler var. Bu çizgili işaretler çivi yazısına benzemektedir..
Köyün yayla kısmında Kilise yurdunda bugün bir Kilise harabesi vardır. Bölge halkı arasında burası Kilise (Kilisk) olarak bilinir. Büyük olasılıkla Kilise değil bir gözetleme yeridir. Yapı şekline , yer seçimine bakıldığında Kilise olmadığı , bir gözetleme yeri olduğu anlaşılmaktadır. Gerçek Kilise yeri ise söz konusu harabenin Kuzey Batı yönündeki derenin içinde eski çamaşırcılar (Kınciyon) çeşmesinin alt kısmındadır. Bugün halen bu yerde yapı ve harabeler kısmen mevcuttur. Bu anlamda buradaki kilise için yer seçimi derenin içi olduğu daha olasıdır. Var olan Gözetleme kulesinin yapı şekline ve malzeme seçimine bakıldığında yapı en az 1500 yıllıktır.
keza köyümüzün mezarlığında oldukça büyük eski mezar taşları var. Bu mevcut mezarların tamamı müslüman mezarlarıdır.
İslamiyet öncesi dönemlerin mezarlık yeri ise bugünkü aşağıdaki yerleşim yerinin doğu tarafında yukardan aşağı doğru inen derenin batı tarafından köy ortasına kadar olan yerde imiş. Gerek köy içinde gerk yayladaki bazı su kaynaklarının (Pınar ve Çeşme) olduğu yerlerde yeraltında eskiden döşenmiş su kanallarının kanıtları vardır. Bu kanallarda kullanılan 40 cm uzunluğunda topraktan pişirilmiş küp boru (künk) malzemeleriyle yapılmıştır. Bu işçilik ve malzemelerin hangi medeniyete ait olduğunu bilmemekteyiz. Özellikle bugün var olan okulun çevresindeki eski yerleşim yeri olan yerlerde eski yapıların olduğu yerlerin üstü toprakla dolmuştur. Yapı yerleri görünmez durumdadır.
(Söz konusu olan bulgular yani mozaik zeminli olan , taş kitabe , künklü su yolu ve değirmen taşları, bu kanıtlara baktığımızda buranın eskiden önemli bir yerleşim yeri olduğunu ispatlamıştır.)
Bir çok tarihi veriye baktığımızda mozaik olan yerlerin dönemin idari ve mülkiye makamının olduğu yerin intibası vardır.
Osmanlı 1563 Tahrir kayıtlarında köye ait şu bilgiler mevcuttur; Maraş ili Elbistan Kazasının Nahiye-i Aynu’l-Arus Köy Ağcaşehir(Ağcaşar Köyü) Mezra Güllü Burun (Bugunkü Küllü Mezrası) Mezra Ekizhan (Ekizhan mezrasının günümüzde yerinin neresi olduğu bilinmemektedir) Bu kayıtlardaki önemli bilgiler kayıttaki sıra numarasına göre şöyledir; Maraş-Elbistan kazası-Aynu’l arus Nahiyesi. Ağcaşehir Köyü Tahrir Defteri Cilt 2 sıra no 131 sayfa 5877-588’de köy Ağcaşehir. Köyde sabit duran Cemaati namı(ismi) Küşne ve Bayram Gazilu ziraat ederler. Köyün iki mezrasıyla beraber toplam erkek nüfusun sonuçlarını ve alınan vergi sonuçlarını aynen yazıyorum…
Osmalıca Dili ve Yazımı Günümüzde Konuşulan Dil
Nefer (Kayıtlı Asker Sayısı) 12
Çift (Arazi) 4,5
Bennak (Toprağı olmayan) 3
Mucerradan (Asker çağına gelmiş bekarlar) 4
Hasıl Hariç Ağnam (Geçici olarak köyde kalanlardan alınan vergi) 4600
Hınta Keyl 329 Kıymet (Buğdaydan alınan vergi) 2634
Şa’ir Keyl (Arpadan alınan vergi) 1500
Resm-i çift ve dönüm (Arazi vergisi) 275
Resm-i Bennak (Topraksız) 42
Resm-i Mucerredan (Bekar) 24
Resm-i Tapu ve Deştbani (Devlet arazisinden alınan vergi) 25
Resm-i Duhan (Tütün) 15
Resm-i Yatak (Resmi evli olan aile reisi) 10
Resm-i Yava 15
Resö,i Arusiyye (Bir vergi türü) 30
Bad-ı Hava 60 nısf (Hava vergisi) 30
Adet-i Ağnam Hass (Küçükbaş hayvan vergisi) 20
Mezra-i GüllüburunHalkı ziraat eder
Hasıl (Toplam)(alınan vergi) 1118
Hınta Keyl 81 Kımet (Buğday) 650
Şa’ir Keyl 59 Kımet (Arpa) 353
Resm-i Dönüm (Arazi Miktarı) 100
Resm-i tapu ve Deştbani (Devlet Arazisinden Alınan vergi) 15
Mezra-i Ekiz Han
Hasıl (Toplam)(Alınan vergi) 1500
Hınta Keyl 112.5 Kıymet (Buğday) 900
Şa’ir Keyl 76.5 Kıymet (Arpa) 459
Resm-i Dönüm (Arazi miktarı) 100
Resm-i Tapu ve Deştbani (Devlet arazisinden alınan vergi) 41
Yukarda belirtilen liste köydeki reşit olan erkek nüfus sayısını, askerde olanlar ve askerlik çağına gelmiş erkekler sayısını belirten sonuçlardır. Ayrıca köyden alınan vergi ve yapılan beyan sonuçlarıdır.
Köydeki höyükle ilgili yöredeki benzerlikler; Elbistan yöresinde 21 höyükte Kazı çalışma raporları hakkında şu bilgiler vardır. Arkeolog Prof. Tahsin Özgüç , prof. Nimet Özgüç ve ekibinin 1946-1947 yıllarında Elbistan ve yöresinde höyüklerde yapılan kazı ve incelemelerde yörede yazılı tarih öncesi ve sonrası dönemlerine ilişkin bir çok bulgu bulunmuştur. Söz konusu ekibin Elbistan Karahöyük Köyü’ndeki Höyük’te çıkardıkları çok önemli taş kitabeler bugün Ankara Etnografya Müzesi Etimoloji Bölümü’nde sergilenmektedir. (Bulunan bulgular içinde önemli bir Hitit Kitabesi vardır.) Ayrıca , Prof. Dr. Kılıç Kökten başkanlığında 1958 -1959 yıllarında yörede yapılan arkeolojik kazılarda yöre höyüklerinin Ön Hitit ve Hitit Dönemine ait olduğu ve bir kısım höyüklerin M.Ö. en azından 4000 yıllık olduğu rapor edilmiştir. Köyümüzdeki höyükte kullanılan malzeme ve yapı şekli itibariyle yukarda adı geçen höyüklerdeki arkeolojik kazı çalışması yapılan höyüklerle , köyümüzdeki höyüklere benzer özellikler taşımaktadırlar.
Yörenin tarihi kronolojisinden mevcut bulgılara göre; yörede şu medeniyetler yaşamıştır.Ön Hitit,Hitit,Sümer,Asur,Kommagene,Luviler,Lidya,Frigya,Medler,Persler,Helenistik,roma,Bizans,Selçuklular ve osmanlılar.
Yörede Depremler: Or. Prof.mükrimin Halil Yinanç Elbistan tarihi araştırmasına bakılabilir. Miladi 1114 yılında yörede büyük bir deprem olur , yöre harabeye döner. Bu depremle tarihi yapılar yıkılır, yokolur,bir daha eski ihtişamını bulamaz.
Yörede isyanlar: Müslüman, Hristiyan çekişmesi ve savaşları, Selçuklular Döneminde, Beylikler Döneminde ve Osmanlılarda yörenin isyanlarda çok harap olduğu , yerleşim yerlerinin yakıldığı, yıkıldığı anlaşılmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde çıkan başkaldırılar ve isyanlar da yöre virane duruma gelmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde yörede olan isyanlar: 1522 tarihinde Osmanlı-Dulkadiroğlu Beyliği savaşı,1526 Kalender Çelebi İsyanı, !578 2. Şah İsmail veya Sahte Şah İsmail adına olan bu Kişi Oğuz Bayat boyu veya Şambayat boyundan olan bu kişi öncülüğünde yörede büyük bir isyan yapılır. şöyle ki, etrafına 50 bin kişi toplar. İki yıllık isyandan sonra 7 temmuz 1578 tarihinde Elbistan‘ın Aslantaş ve Sultankorusu Mekiilerinde savaş olur. Sonuçta, 2. Şah İsmail Osmanlı kuvvetlerine yenik dğşer. 1598-1599 tarihlerinde Karayazıcı isyanı, hemen akabinde Meymun Davutoğulları , Köse Şeref ve taraftarları. Özelliklede büyük zayiatı ise 1608 tarihinde Kalenderoğlu isyanı vermiştir. Bu isyan dönemin sadrazamı Kuyucu Murat Paşa tarafından bastırılır. Savaş sonrası savaştan kurtulanlarda başka yere sürgün edilir. 1608 tarihinden sonra idari boşluk oluşur ve yörede küçük çeteleşme grupları oluşur. Bu olumsuzluklar sonucu yöre yerleşim yerleri çoğunlukla yakılıp yıkılmıştır. Az zarar görenlerde idari istikrarsızlıktan dolayı daha güvenli gördükleri yerlere göç ederler. Yörenin kırsal yerleşim yerleri boşalır.
keza tarihçi Araştırmacı-Yazar Adnan GÜLLÜ “Elbistan Tarihi” adlı kitabında (sayfa 159) bu olaydan bahsetmiştir. 1500-1700 yılları arası Maraş ve Elbistan yöresi karışıklık ve isyanlar dönemidir. Bu karışıklıklar sonucu Elbistan yöresinde bir çok yerleşim yeri yıkılmış, yakılmış ve haritadan silinmiştir. Bir kısım halk yerini yurdunu terkederek daha güvenli yerlere göç ederler.Bu sebepledirki Osmanlı idaresi burayla ilgili bir kanun çıkartır. (Hattı Hümayun Topkapı Sarayı) Kanunun içriği şöyleki 1740-1767 tarihlerinde tebliğ edilen kanunda Maraş-Elbistan yöresinde yerlerini yurtlarını terkedenler tekrar yerlerine yurtlarına dönsünler diye ferman olunulur. Ancak gidenler söz konusu fermana uymazlar,yerlerine geri dönmezler. Bu veriler ışığında yukardaki Tahrir kayıt dökümanlarına baktığımızda 1563 yılında köyde oldukça kalabalık bir nüfus görünüyor. 17. yy başlarına baktığımızda Ağcaşar Köyü’nün yerinin boş olduğu ya da az bir insanın yaşadığı büyük olasıdır. Zaten bugün bu köyde yaşayanlarla ilgili resmi kayıtlarda 17. yy öncesi bu köyde yaşadıklarına dair bir kaynak yoktur. Bu köyde yaşayanlar 17. yy başlarında buraya Harput civarından geldşklerş biliniyor.
1563’deki Tahrir Kayıtlarında Aşcaşar Köyü’nde ve Yörede sık görülen Bayram Gazilü (veya Bayram Gazi) isimleri vardır. Bu isimler dikkatle incelendiğinde Aşcaşar Köyü’nde 17. yy’dan önce yaşayanlar Bayram gazilü topluluğu olduğu olasıdır. Bayram Gazilüler Kimlerdir? Şamlu veya Şambayat Türkmen Aşiretinden olabilirler. 1578-1579’da yörede Osmanlıya karşı isyan yapan 2. Şah İsmail’de Şambayat ya da Şamlu Türkmen Aşiret Oymağındandır.
Ağcaşar Köyü’nde günümüzde yaşayan ve oturan insanlar Sinemilli Aşiretinin Şamsixan koluna mensup olan insanlardır.
Önemli bir not: Osmanlı 1713 tarihli aşiretler iskan defterinde ve kayıtlarında Sinemilliler Rişvan Aşiretine tabii olan bir cemaat olduğuna dair notlar vardır. Söz konusu Aşirete mensup olanlar buraya nasıl ve ne zaman gelip yerleştikleri hakkındaki çalışmam tamamlanmamıştır. Bu çalışmam tamamlandığında konuyu sizlere arz edeceğim. NOT: Sinemilliler büyük olasılık mevcut olan verilere göre 1713’te çıkarılan Doğu Aşiretler iskan kanunundan sonra buraya sabit yerleştikleri büyük olasıdır.
Köyün günümüzdeki sosyo-ekonomik durumu: 1950’li yıllar öncesi ana ekonomisi hayvancılık ve kıraç tarım idi. köy kırsalda olduğu için köyde 1950’li yıllardan sonra çevre illere göç başlamıştır.Köyden göç daha çok batı illerine olmuştur. 1980’den sonra yurtdışına göç başlamıştır. Önce Avrupa Ülkelerine akabinde avustralya,Amerika,Kanada ve dünyanın bir çok yerine dağılmışlardır. Köyde 1970 yıllarında 200 hane var iken bugün 38 hanedir.köyde kalanlar ise 60 yaş üzeri insanlarımızdır. Yurt içinde yaşayanların 1980 kuşağı sonrası eğitime oldukça önem vermişlerdir. Hemen hemen her meslek grubunda üniversite mezunu gençler vardır…
KAYNAKLAR:
Eğitimci Yazar Necati ERGİNöZ Elbistan Anıları ve Notları
Or. prof. M. Halil YİNANÇ Elbistan Tarihi
Eğitimci Yazar Arif BİLGİN Elbistan Tarihi
Eğitimci Yazar Adnan GÜLLÜ Elbistan Tarihi
Rafet YİNANç-Mesut ELİBÜYÜK Maraş 1563 Tahrir Defteri Ank.
Arkeolog Prof. Tahsin ÖZGÜÇ Elbistan ve Yöre Höyük Raporları
Yazar Ali AKSÜT (Sözlü kaynak kişi)
Yazar Hamza AKSÜT Türkiye-Irak-İran-Suriye-Bulgaristan Alevileri- yurt yayınları 2009
Yazar Erdoğan ÇINAR Luviler-Luvi Kökleri
Okuyuculardan konuyla ilgili bilgisi ya da belgesi olan dostlar, varolan bu bilgilerini yazışma yolu ile veya telefonla paylaşmalarını rica ediyorum. Herkese iyi yarınlar, barışın egemen olduğu mutlu günler dilerim.
e-mail: ali–1950@hotmail.com
cep tel: 0542 644 31 50
Büro: 0344 413 99 65
Hazırlayan: Ali KAYA – Hüseyin Oğlu 1950 Ağcaşar köyü doğumlu Elbistan‘da oturur…
Kaynak: www.agcasar.com