‘Annem Tek Kelime Türkçe Bilmiyordu, Torunu Tek Kelime Kürtçe Anlamıyor’
Konuyla ilgili bir örnek te veren Doğan, Annesinin tek kelime Türkçe bilmediğini ve Torunun da şuan tek kelime Kürtçe bilmediğini söyleyerek yaşanan trajedinin boyutlarını gösterdi.
Kürtçe üzerine çalışmalar yürüten ve aslen Elbistanlı olan Mazlum Doğan, El-Com binasında düzenlenen panelde Maraş Kürtçesi ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Cumhuriyet döneminin en büyük mağdurunun Maraş Kürtçesi olduğunu belirten Mazlum Doğan şunları belirtti; ‘‘İnsanlar bir şekilde Aleviliklerini korudular ama Kürtçelerine bir yara, bir çıban gibi yaklaştılar. Ama Aleviliklerini evlerinde gururla bir mücevher gibi taşıdılar. Bu açıdan Cumhuriyet döneminin en büyük mağduru Kürtçe, özelde de Maraş Kürtçesi.’’
CUMHURİYET İLE BERABER İNKAR POLİTİKASI BAŞLADI
Osmanlı döneminde, Kürtçe ile ilgili yargıların, Cumhuriyet dönemine hiç benzemediğini belirten Doğan, Şemseddin Sami adlı dilbilimcinin kitaplarında Kürtçe ile ilgili yazdıklarını anlattı. Doğan; ‘‘ Şemseddi Sami Türkiye’de dil biliminin kurucusu olarak bilinir, 8-9 lisan bilir. Kitabında Kürtçe’ye bir değer veriyor. Kürtçe doğal bir dil olduğu için dil bilimcilerin gözünde daha değerli ve önemli oluyor. Cumhuriyet dönemine geldiğimiz zaman bu yargı değişiyor. Artık Kürtçe melez, bozma bir dil, hatta Türkçenin bir lehçesi, dağ Türkçesi olarak adlandırılıyor. Bu yaklaşım Türkiye’deki sol cenahta bulunan yazar ve aydınlarda var. Bir sürü solcu olarak bilinen dil bilimci kitaplarında Kürtçe’den bahsedilmemektedir. Hatta profesör Ahmet Burhan Kürtçenin 164 kelimeden oluştuğunu söyleyip bozma, Farsçanın bir lehçesi olduğunu dahi söylemiştir.
MARAŞLILAR KÜRTÇELERİNDEN UTANMAYA BAŞLADI
Bu sistematik politikalar Maraş’taki Kürtleri de etkiledi. Dolayısıyla bu insanların dillerine bakışı, dillerini algılayışı daha çok Kürtçe köylülükle gericilikle özdeşleştirildi. Dolayısıyla insanlar yavaş yavaş Kürtçe ‘den utanır oldu. Kürtçeyi konuşmak onlar için köylülük oldu. Mesela ben üniversiteye gittiğim yıllarda, köye geldiğimde insanlar bana ‘Üniversiteye gidiyor ama Kürtçe konuşuyor’ gibi alaycı yaklaşırlardı. İnsanlar doktora gittiği zaman, doktor onlarla Kürtçe konuştuğu zaman ‘oo doktor bizlen Kürtçe konuştu’ diye küçümserlerdi. Çünkü Kürtçe konuşmak köylülüktür algısı hakimdi. Dolayısıyla insanlar köklerinden dillerinden utanır oldular. Bu politika öyle derin bir politika ki insanlarımız Avrupa’ya geldiler, Avrupa’da da dahi aynı devam etti. Yasak olmamasına rağmen, insanlar daha da politikleşmelerine rağmen bu yaklaşım değişmedi, ve dillerinden utanmaya devam ettiler.
Maraşlı Kürtler önce Türkçe bilmedikleri için bir travma yaşadılar, Sonra diğer Kürtler ile iletişime geçtiklerinde kendi Kürtçeleriyle konuşamadıkları için, ya da onların Kürtçesi küçük görüldüğü için yine bir travma geçirdiler. Bu açıdan bakıldığında Maraş Kürtlerinin, Kürtçesinin hali tam bir trajedi.
BİZİM KÜRTÇEMİZ GERÇEK KÜRTÇE DEĞİL YANILGISI
Şöylesi bir yanılgıda var. En aydın okumuş Maraşlı bile, ‘bizim Kürtçemiz gerçek kürtçe değil, Kürtçemiz bozuk bir kürtçe’. Gerçek kürtçe diye bir şey yok. Bu göreceli birşey. Gerçek kürtçe arayışı yumuşak bir faşizmin göstergesi. Maraş Kürtçesi bugün Hakkari ile beraber Kürtçenin en orjinal formlarını taşıyan Kürtçedir. Bu boyutuyla yaklaşırsak Maraş Kürtçesi Mardin, Amed, Kars gibi bölgelerinkinden daha orjinaldir. Arap-İslam etkisi olmadığı için biraz daha arkaik kalmış.
BUNA DİLSEL ÖTENAZİ DİYORUM
Bu inkar durumuna ben dilsel ötenazi diyorum. Devletin politikaları sonucu insanlarımız öyle bir dillerinden utandılar ki dilleri ölsün istediler. Öyle bir nefret oluştu ki, Kürtçe konuşan insanlar dışlanır oldu, küçümsenir oldu. Alay konusu oldu. Ben bunları söylerken Maraşlı Kürtleri suçlamıyorum tabi ki, tartışmasız bunun tek sorumlusu devlettir. Ama sonuçları itibariyle düşünürsek, Maraşlı Kürtler dilsel bir ötenazi yaşamak istediler ve dillerini unutmak istediler.
20 YILDA ASİMİLE OLDUK
Şuan Maraş Kürtçesine baktığımız zaman tam dibe vurduğu bir nokta. İnsanlar dillerini sahiplenmiyorlar, şuan deliler ve yaşlılar dışında kimse Kürtçe konuşmuyor. Yurtdışındakiler de buna dahildir. 500 yıl önce buradan, Dersim’den Horasana gitmiş Kürtler var, bu insanlar 500 yıldır dillerini koruyorlar. Aynı bizim Maraş Kürtçesini konuşuyorlar. Ama biz 20 yılda asimile olduk. Benim Annem 20 yıl önce Türkçe bilmiyordu, Torunu bugün Kürtçe anlamıyor. Bu inanılmaz bir trajedi. 20 yılda ne değişti. Bu 20 yıl politikleşmenin en çok arttığı dönem. Bunun dünyada başka bir örneği yok.
Doğan verdiği onlarca örnekle Maraş yöresinde konuşulan Kürtçenin ne kadar zengin bir içeriğe sahip olduğunu anlattı.
Panelin ikinci bölümünde yapılan soru-cevap kısmından sonra panel sona erdi.
kAYNAK: http://www.telgraf.co.uk/annem-tek-kelime-turkce-bilmiyordu-torunu-tek-kelime-kurtce-anlamiyor.html