CUMARTESİ ANALARINA
Ülkemizde yaşanan faili meçhul cinayetlere karşı sürdürülen mücadelenin onurlu ve kararlı temsilcileri olan sayın Cumartesi Anaları, saygılar sunuyor o mübarek ellerinizde öpüyorum. bu tarih yazan mücadelenizi en içten saygılarımla selamlıyorum.
Yıllardır her türlü baskıya ve zorbalığa karşı sürdürdüğünüz oturma eyleminizi, bu hafta Maraş şehitlerine adamış olmanızın çok değerli ve anlamlı olduğunu düşünüyorum. Maraş katliamında yakınları öldürülmüş olan birisi olarak bu bilgiyi öğrenmiş olmak beni hem mutlu etti hem duygulandırdı. Mutlu oldum çünkü sahipsiz olmadığımızı bilmek beni güçlendirdi ve mutluluğumun kaynağı oldu. Duygulandım, çünkü kaybedilenlerin mezarlarının kaybolmasının ne derin bir acı olduğunu bir kez daha yaşadım. Ama olsun belki de acılarımızı sağaltmanın yolu, bu şekilde acılarımızı ortaklaştırmak ve paylaşmaktır. Bu vesileyle, acılarımıza ortak olmanızı ve ne yazık ki gecikerek başlattığımız Maraş katliamında katledilenlerin kayıp mezarlarını bulma mücadelemize sahip çıkmanızı değerli buluyorum. Fiziken yanınızda olamıyorum ama bilin ki yüreğim/yüreklerimiz sizinle birliktedir.
Değerli cumartesi anaları ve kamuoyu, ben Maraş’ta ölen şehitlerimizin mezarlarıyla ilgili olarak sizleri bilgilendirmek istiyorum. Maraş kıyımında, babam İmam Ergönül, annem Güley Ergönül, Ağabeyim Hüseyin Ergönül, ağabeyimin arkadaşı olan Adıyaman’lı öğretmen Mahmut Ünal ve o an evimizde bulunan Haci Bektaş Bozkurt katledildiler. Rıza abim yaralandı. Ben o zaman çocuktum, iki kız kardeşim ve bir erkek kardeşim benden küçüklerdi.
Katliam öncesinde, biz bir aile idik. yoksul da olsak, anamızla babamızla ve abilerimizle bir arada ve birlikteydik. Gecekondu da olsa bir evimiz vardı. Bize zaman zaman şeker getiren, başımızı okşayan bir babamız, bazen kızıp bağırsa da, çoğu zaman kucağında en huzurlu anlarımızı yaşadığımız bir anamız, güvenle ve övünçle yanında olmak istediğimiz bir abimiz vardı. Ama işte bütün bu varlıklarımız ve var olma nedenlerimiz Maraş katliamıyla vahşi bir biçimde elimizden alınarak yok edildiler. Ve biz, anasız babasız abisiz kalakaldık orta yerlerde. Amcamız büyüttü, komşumuz kol kanata gerdi bize. Acılarımız derindi, ama hayat devam etti.
Bir daha dönüp bakamadık Maraş’a. Yakınlarımızın mezarlarını ziyaret edemedik. bugün anamızın, babamızın ve abimizin mezarları yoktur, kaybedilmiştir. Devlet, hem bu katliamla bizi yok etmeye çalıştı, hem de mezarlarımızı kaybederek bizi geçmişimizden kopartmaya çalışmaktadır. Çünkü insan geçmişiyle varolabilir ancak. bunu bilen zalim katliamcılar, mezarlarımzı kaybederek bizi geçmişimizden kopartmaya çalışmaktadırlar.
Değerli Cumartesi Anaları işte bizim hikayemiz böyledir. Maraş katliamıyla hem yakınlarımızı katlettiler hem de mezarlarımızı kaybettiler. Biz yakınlarımızın mezarlarını arıyoruz. ölüm büyük bir acı, hepiniz biliyorsunuz. Ama ölülerimizin mezarlarını aramak zorunda kalmak, daha büyük bir acıdır. Siz değerli Cumartesi Analarının mücadelesinin büyüklüğü buradandır. Bundandır ki biz de ölülerimizin mezarlarını aramak için sizinle birlikteyiz.
Değerli Cumartesi Anaları, benim anamın, babamın, abimin mezarı kayıp, aynı şekilde bizim evde öldürülen, Hacı Bektaş Bozkurt ve Mahmut Ünal’ın da mezarları kayıp. Katliamda öldürülen Afşin Kaşanlı köyünde Cemal Bayır’ın ve Ali Ün ün de mezarları kayıp. Bunların dışında daha bir çok insanımızın da mezarlarının kayıp olduğunu biliyorum ve onlarında bu mücadeleye katılacaklarına inanıyorum.
Son olarak bu vesileyle kayıp edilen mezarlarımızı gündeme getirerek bu konuyu kamuoyunda tartışılır hale getirenlere ve siz değerli cumartesi analarına saygılarımı sunuyorum.
Hayri Ergönül- ingiltere- Londra